ABD Borsa Tokenizasyon Krizi: Yeni Platformlar Güven Krizi ve Operasyonel Zorluklarla Yüzleşiyor
Son zamanlarda, ABD borsasında tokenizasyon kavramı kripto para dünyasında hızla yükseldi. Birçok tanınmış borsa, Apple, Tesla, Nvidia gibi şirketlerin tokenize edilmiş hisse senedi işlemlerini destekleyeceğini duyurdu ve bu durum piyasada geniş bir ilgi uyandırdı. Ancak, bu heyecanın arkasında potansiyel riskler ve tartışmalar gizli.
Bir piyasa haberi, bazı hisse senedi tokenizasyon platformunun arka planına dair sorgulamalara neden oldu. Edinilen bilgilere göre, bu platformun arkasındaki İsrail şirketinin üç ortak kurucusu, iflas eden bir blockchain projesinde çalışmış. Bu iflas eden proje, 2017 ile 2018 yılları arasında çeşitli finansman turları aracılığıyla yaklaşık 30 milyon dolar toplamış, ancak 2022 yılı sonlarında fonların tükenmesi nedeniyle kapanmış. Daha da endişe verici olanı, bu projenin "yumuşak çıkış" ile suçlandığı ve çıkardığı Token'ın 2021 boğa piyasasından sonra önemli ölçüde değer kaybettiği.
Yine de, bu yeni ortaya çıkan hisse senedi tokenizasyon platformu, uygulanabilir bir operasyon mekanizması sunmaktadır. Platform, ABD borsa piyasasında gerçek hisseleri satın alarak, bunları belirlenen saklama kuruluşu hesaplarında saklamaktadır. Ardından, platform Solana blok zincirinde karşılık gelen miktarda token basarak 1:1 bir eşleşme ilişkisi sağlamaktadır. Yatırımcılar bu tokenları büyük borsa platformlarında alıp satabilir, hatta tokenları gerçek hisselere dönüştürme talebinde bulunabilirler.
Ancak, bu işletim modelinin hâlâ birçok sorunu bulunmaktadır. Öncelikle, platformun likiditesi ciddi şekilde yetersizdir, her hisse senedi yalnızca 6000 Token sunmakta, bu da fiyat dalgalanmalarının gerçek borsa üzerindeki dalgalanmalardan çok daha fazla olmasına neden olmaktadır. İkincisi, yüksek işlem ücretleri ve yönetim ücretleri, zincir üzerindeki hisse senetlerinin gerçek hisse senetlerinden daha pahalı olmasına yol açmaktadır. Ayrıca, teminat gösterilen hisseler zincir dışı kuruluşlar tarafından saklanmakta, kamu denetimi eksikliği nedeniyle potansiyel riskler barındırmaktadır. Daha da önemlisi, bu tokenizasyon edilmiş hisse senetleri gerçek hissedarların oy verme haklarına sahip değildir.
Piyasa gözlemcileri, bu tür projelerin Avrupa projelerinin "buddhist" özelliklerini ve Amerikan projelerinin sermaye yönetim yeteneklerini birleştiriyor gibi göründüğünü, ancak kullanıcı haklarının korunmasına yeterince önem verilmediğini belirtiyor.
ABD borsasındaki tokenizasyon kavramının sürekli gelişimiyle birlikte, piyasa katılımcıları ilgili riskleri daha dikkatli bir şekilde değerlendirmek zorunda, aynı zamanda düzenleyici kurumların da müdahale etmesi gerekebilir, böylece yatırımcıların çıkarlarının tam olarak korunmasını sağlanır. Gelecekte, yenilik ile risk yönetimi arasında nasıl bir denge bululacağı, bu alanda karşılaşılacak önemli bir konu olacak.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
12 Likes
Reward
12
5
Share
Comment
0/400
HashBard
· 07-07 23:04
başka bir ponzi tokenizasyon içine sarılmış... smh
View OriginalReply0
0xSoulless
· 07-06 20:09
Jiao jiao topluluğu, insanları enayi yerine koymak kabul ediyor
View OriginalReply0
notSatoshi1971
· 07-06 20:08
Böylece boş elle tuzak mı kuruyorsun?
View OriginalReply0
TokenomicsTrapper
· 07-06 20:06
bunu aylardır tren kazası olarak adlandırdım... iflas hız koşusu yapan kurucular lmao
View OriginalReply0
ImpermanentTherapist
· 07-06 20:01
Söylemek gerekirse, piyasa yapıcı kavramı yaratıyor.
ABD hisse senetleri tokenizasyonu ile ilgili endişeler: Yeni platformların Güven Krizi ve operasyonel zorluklar
ABD Borsa Tokenizasyon Krizi: Yeni Platformlar Güven Krizi ve Operasyonel Zorluklarla Yüzleşiyor
Son zamanlarda, ABD borsasında tokenizasyon kavramı kripto para dünyasında hızla yükseldi. Birçok tanınmış borsa, Apple, Tesla, Nvidia gibi şirketlerin tokenize edilmiş hisse senedi işlemlerini destekleyeceğini duyurdu ve bu durum piyasada geniş bir ilgi uyandırdı. Ancak, bu heyecanın arkasında potansiyel riskler ve tartışmalar gizli.
Bir piyasa haberi, bazı hisse senedi tokenizasyon platformunun arka planına dair sorgulamalara neden oldu. Edinilen bilgilere göre, bu platformun arkasındaki İsrail şirketinin üç ortak kurucusu, iflas eden bir blockchain projesinde çalışmış. Bu iflas eden proje, 2017 ile 2018 yılları arasında çeşitli finansman turları aracılığıyla yaklaşık 30 milyon dolar toplamış, ancak 2022 yılı sonlarında fonların tükenmesi nedeniyle kapanmış. Daha da endişe verici olanı, bu projenin "yumuşak çıkış" ile suçlandığı ve çıkardığı Token'ın 2021 boğa piyasasından sonra önemli ölçüde değer kaybettiği.
Yine de, bu yeni ortaya çıkan hisse senedi tokenizasyon platformu, uygulanabilir bir operasyon mekanizması sunmaktadır. Platform, ABD borsa piyasasında gerçek hisseleri satın alarak, bunları belirlenen saklama kuruluşu hesaplarında saklamaktadır. Ardından, platform Solana blok zincirinde karşılık gelen miktarda token basarak 1:1 bir eşleşme ilişkisi sağlamaktadır. Yatırımcılar bu tokenları büyük borsa platformlarında alıp satabilir, hatta tokenları gerçek hisselere dönüştürme talebinde bulunabilirler.
Ancak, bu işletim modelinin hâlâ birçok sorunu bulunmaktadır. Öncelikle, platformun likiditesi ciddi şekilde yetersizdir, her hisse senedi yalnızca 6000 Token sunmakta, bu da fiyat dalgalanmalarının gerçek borsa üzerindeki dalgalanmalardan çok daha fazla olmasına neden olmaktadır. İkincisi, yüksek işlem ücretleri ve yönetim ücretleri, zincir üzerindeki hisse senetlerinin gerçek hisse senetlerinden daha pahalı olmasına yol açmaktadır. Ayrıca, teminat gösterilen hisseler zincir dışı kuruluşlar tarafından saklanmakta, kamu denetimi eksikliği nedeniyle potansiyel riskler barındırmaktadır. Daha da önemlisi, bu tokenizasyon edilmiş hisse senetleri gerçek hissedarların oy verme haklarına sahip değildir.
Piyasa gözlemcileri, bu tür projelerin Avrupa projelerinin "buddhist" özelliklerini ve Amerikan projelerinin sermaye yönetim yeteneklerini birleştiriyor gibi göründüğünü, ancak kullanıcı haklarının korunmasına yeterince önem verilmediğini belirtiyor.
ABD borsasındaki tokenizasyon kavramının sürekli gelişimiyle birlikte, piyasa katılımcıları ilgili riskleri daha dikkatli bir şekilde değerlendirmek zorunda, aynı zamanda düzenleyici kurumların da müdahale etmesi gerekebilir, böylece yatırımcıların çıkarlarının tam olarak korunmasını sağlanır. Gelecekte, yenilik ile risk yönetimi arasında nasıl bir denge bululacağı, bu alanda karşılaşılacak önemli bir konu olacak.