Britanya Müzesi, Dürer'in ünlü eseri "Gergedan"ı gümüş heykel haline getirerek Bitcoin blok zincirine entegre etti.
Son zamanlarda, Britanya Müzesi, Asprey Studio ile iş birliği yaparak, Almanya'nın Rönesans öncüsü Albrecht Dürer'in 1515 yılına ait klasik eseri "Gergedan"ı 11 adet saf gümüş heykel olarak yeniden yarattı. Yeniden yaratılan her heykelin üzerinde benzersiz bir dijital yazıt bulunmaktadır ve bu heykellerin gerçekliğini ve kökenlerini izlenebilir hale getirmek için Bitcoin Blok Zinciri ağına yerleştirilmiştir.
Dürer, bu "Gergedan" gravürünü yaratırken, gerçek bir gergedanı asla görmemişti; yalnızca yazılı tanımlara dayanarak tamamladı ve bilinmeyen şeylere karşı hayal gücünü ve yaratıcılığını sergiledi. Orijinal taslak hâlâ Britanya Müzesi'nde saklanmaktadır. Bu gümüş heykellerin yapım süreci oldukça karmaşıktır, önce heykel modelinin dijital olarak bölünmesi ve ardından kaynak yapılarak şekillendirilmesi gerekmektedir. Her heykel "baba-oğul yazıtı" taşır; burada "baba" British Museum ve Asprey Studio'yu temsil ederken, "oğul" belirli heykel eserini temsil etmektedir. Alıcılar satın alırken önce dijital yazıt sertifikası alacaklar, heykelin kendisi ise tamamlanması için aylarca özelleştirilmelidir. Asprey Studio'nun Kreatif Direktörü Ali Walker, bu adımın eserlerin gerçekliğini ve kökeninin izlenebilirliğini sağlamak için atıldığını, sadece orijinal eseri NFT'ye dönüştürmek amacı taşımadığını belirtti. Ayrıca, Dürer'in hayatta olsaydı, modern sanat çevresinin dijital mülkiyet yöntemine kesinlikle uyum sağlayacağını düşünüyor. Bu, Britanya Müzesi'nin dijital alanda ilk denemesi değil; müze daha önce LaCollection platformu aracılığıyla Japon sanatçı Katsushika Hokusai gibi sanatçıların NFT eserlerini yayımladı ve The Sandbox ile metaverse sanat deneyimi oluşturmak için iş birliği yaptı. Asprey Studio ile yapılan bu işbirliği, British Museum'un geleneksel sanat ve modern teknoloji entegrasyonu konusundaki yeniliğini bir kez daha vurguladı ve sanat eserlerinin sertifikasyonu ve korunması için yeni yollar açtı. Sonuç: Bu geleneksel sanat ile modern teknolojinin çarpışması, sadece Dürer'in klasik eserlerine yeni bir canlılık katmakla kalmadı, aynı zamanda Blok Zinciri teknolojisinin sanat alanındaki büyük potansiyelini de gözler önüne serdi. İster gümüş heykel eserlerinin blok zinciri belgelemesi, isterse British Museum'un dijital inovasyonu, hepsi bize dolu olan bir olasılıklar zincirine sahip bir geleceği tasvir ediyor. Bu gelenek ile modernin birleşiminin gelecekte bir trend haline geleceğini düşünüyor musun? Görüşlerini yorumlar kısmında paylaşmaktan çekinme! #区块链艺术 # British Museum #Dürer Geyiği
The content is for reference only, not a solicitation or offer. No investment, tax, or legal advice provided. See Disclaimer for more risks disclosure.
Britanya Müzesi, Dürer'in ünlü eseri "Gergedan"ı gümüş heykel haline getirerek Bitcoin blok zincirine entegre etti.
Son zamanlarda, Britanya Müzesi, Asprey Studio ile iş birliği yaparak, Almanya'nın Rönesans öncüsü Albrecht Dürer'in 1515 yılına ait klasik eseri "Gergedan"ı 11 adet saf gümüş heykel olarak yeniden yarattı. Yeniden yaratılan her heykelin üzerinde benzersiz bir dijital yazıt bulunmaktadır ve bu heykellerin gerçekliğini ve kökenlerini izlenebilir hale getirmek için Bitcoin Blok Zinciri ağına yerleştirilmiştir.
Dürer, bu "Gergedan" gravürünü yaratırken, gerçek bir gergedanı asla görmemişti; yalnızca yazılı tanımlara dayanarak tamamladı ve bilinmeyen şeylere karşı hayal gücünü ve yaratıcılığını sergiledi. Orijinal taslak hâlâ Britanya Müzesi'nde saklanmaktadır.
Bu gümüş heykellerin yapım süreci oldukça karmaşıktır, önce heykel modelinin dijital olarak bölünmesi ve ardından kaynak yapılarak şekillendirilmesi gerekmektedir. Her heykel "baba-oğul yazıtı" taşır; burada "baba" British Museum ve Asprey Studio'yu temsil ederken, "oğul" belirli heykel eserini temsil etmektedir. Alıcılar satın alırken önce dijital yazıt sertifikası alacaklar, heykelin kendisi ise tamamlanması için aylarca özelleştirilmelidir.
Asprey Studio'nun Kreatif Direktörü Ali Walker, bu adımın eserlerin gerçekliğini ve kökeninin izlenebilirliğini sağlamak için atıldığını, sadece orijinal eseri NFT'ye dönüştürmek amacı taşımadığını belirtti. Ayrıca, Dürer'in hayatta olsaydı, modern sanat çevresinin dijital mülkiyet yöntemine kesinlikle uyum sağlayacağını düşünüyor.
Bu, Britanya Müzesi'nin dijital alanda ilk denemesi değil; müze daha önce LaCollection platformu aracılığıyla Japon sanatçı Katsushika Hokusai gibi sanatçıların NFT eserlerini yayımladı ve The Sandbox ile metaverse sanat deneyimi oluşturmak için iş birliği yaptı.
Asprey Studio ile yapılan bu işbirliği, British Museum'un geleneksel sanat ve modern teknoloji entegrasyonu konusundaki yeniliğini bir kez daha vurguladı ve sanat eserlerinin sertifikasyonu ve korunması için yeni yollar açtı.
Sonuç:
Bu geleneksel sanat ile modern teknolojinin çarpışması, sadece Dürer'in klasik eserlerine yeni bir canlılık katmakla kalmadı, aynı zamanda Blok Zinciri teknolojisinin sanat alanındaki büyük potansiyelini de gözler önüne serdi.
İster gümüş heykel eserlerinin blok zinciri belgelemesi, isterse British Museum'un dijital inovasyonu, hepsi bize dolu olan bir olasılıklar zincirine sahip bir geleceği tasvir ediyor.
Bu gelenek ile modernin birleşiminin gelecekte bir trend haline geleceğini düşünüyor musun? Görüşlerini yorumlar kısmında paylaşmaktan çekinme!
#区块链艺术 # British Museum #Dürer Geyiği